Özel bir bankada Müşteri İlişkileri Yönetmeni olarak çalışan Başvurucunun eşi üzerine kayıtlı bir işletmede çalıştığı iddiası üzerine müfettiş incelemesi yapılmıştır. Yargılama sürecinde Başvurucunun kurumsal e-posta adresi İşveren tarafından incelenmiş ve kurumsal e-posta adresi üzerinden başka bankalarla anılan şirkete ilişkin kredi pazarlığı yaptığı ve eşinin hesabını sıkça görüntülediği hususları tespit edilmiştir. Yapılan bu tespitlerin ardından Başvurucunun iş akdi, mesai saatleri içinde göreviyle bağdaşmayacak ve banka kurallarına aykırı şekilde ticari faaliyette bulunduğu ve bu nedenle asli görevini ihmal ettiği gerekçesiyle feshedilmiştir.
Birinci derece mahkemesinin ardından bölge idare mahkemesine intikal eden uyuşmazlık Başvurucunun istinaf itirazlarının reddine kesin olarak karar verilmesi ise sonuçlanmıştır. Başvurucu özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiği iddiası ile Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
Anayasa Mahkemesinin 12 Ocak tarihinde verdiği karar 5 Şubat tarihinde Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Anayasa Mahkemesi, İşverenin, işlerin etkin bir şekilde yürütülmesi ile bilgi akışının kontrolünü sağlamak, işçinin eylemlerine bağlı cezai ve hukuki sorumluluğa karşı korunmak, verimliliği ölçmek veya güvenlik endişeleri gibi haklı ve meşru görülebilecek nedenlerle işçinin kullanımına sunduğu iletişim araçlarını denetleyebileceğini ve kullanımına ilişkin sınırlamalar öngörülebileceğini belirtmiştir. Ancak bu denetim yetkisinin işyerinde işin yürütülmesi ve işyerinin düzeninin ve güvenliğinin sağlanmasıyla sınırlı olması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi bu sınırın doğru bir şekilde çizilebilmesi için aşağıda belirtilen güvencelerin denetlenmesi gerektiğine hükmetmiştir;
İşverenin çalışanın kullanımına sunduğu iletişim araçlarının ve iletişim içeriklerinin incelenmesinin haklı olduğunu gösteren meşru gerekçelerin bulunup bulunmadığı ve yapılan denetlemede iletişim akışı ile iletişim içeriklerinin incelenmesi arasında ayrım yapılarak içeriklerin incelenmesi yönünden daha ciddi gerekçelerin aranması gerektiği,
Kişisel verilerin işlenmesi sürecinin şeffaf bir şekilde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, bunun gereği olarak çalışanların işveren tarafından önceden bilgilendirip bilgilendirilmediği, yapılan bilgilendirmede veri işlemenin hukuki dayanağı ve amaçları, kapsamı, saklama süresi gibi bilgilerin ve iletişim araçlarının kullanımına ilişkin işveren tarafından getirilen sınırlamaların yer alıp almadığı,
Çalışanın kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına ve haberleşme hürriyetine işveren tarafından yapılan müdahalenin amaç ile bağlantılı ve elverişli olup olmadığı,
Aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olup olmadığı,
Müdahalenin amaçla bağlantılı, sınırlı ve orantılı olması ve iletişimin incelenmesinin çalışan üzerindeki etkisinin ve çalışan bakımından sonuçlarının, çatışan menfaat ve haklar bakımından bir dengenin gözetip gözetilmediği.
Başvuru konusu olayda başvurucu adına tanımlanmış kurumsal e-posta hesabı işveren tarafından incelenmiştir. İşverenin çalışanlarına kurumsal e-posta hesabı oluşturarak kişisel verileri işlemesinin ve iletişim akışını denetim altında tutmasının işlerin etkin bir şekilde yürütülmesini sağlama amacına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda kurumsal e-posta hesabının iletişim akışına ve içeriğine erişilecek şekilde kullanıma sunulması hedeflenen amacı sağlamaya elverişli bir yöntemdir.
E-posta hesabı üzerinden yapılan iletişimin denetlenebileceğine ilişkin önceden açık bir bilgilendirme yapılmadığı hâllerde çalışanın kurumsal e-posta üzerinden kişisel yazışmalar yapabileceği işveren tarafından da öngörülebilir bir durumdur. İşveren tarafından açık bilgilendirme yapılması durumunda ise kurumsal e-posta hesabı çalışanın rızası alınmadan incelenebilir. Bu bağlamda bilgilendirme sonrası işverenin denetleme yetkisine ilişkin bir itiraz şerh edilmediği sürece çalışanın rızasının bulunduğunun ve aksi kanıtlanana kadar da bu rızanın geçerli olduğunun kabulü gerekir.
Somut olayda başvurucu bilgilendirme yapılmadan ve rızası olmadan kurumsal e-posta hesabının incelendiğini ileri sürmüştür. İş akdinde başvurucuya tahsis edilen kurumsal e-postanın sadece iş amaçlı kullanılacağı ve bu hesabın Banka yönetimi tarafından haber vermeksizin denetlenebileceği düzenlenmiştir. Ayrıca iş sözleşmesinde belirlenen yükümlülüklere uyulmaması durumunda iş akdinin feshedilebileceği açıkça belirtilmiştir.
Öte yandan somut olayda işverenin yaptığı müdahalenin kapsamının da tartışılması gerekir. Bu bağlamda işveren başvurucunun başka bir işte çalıştığı iddiasını destekleyen mesaj içeriklerini incelemiş ve bunları sadece yargı sürecinde iddiasını kanıtlamak amacıyla kullanmıştır. İşveren inceleme amacı dahilinde bir denetleme gerçekleştirmiş, elde edilen verileri amaca uygun kullanmıştır.
Bununla birlikte yargılama sürecinde Mahkeme; tanık anlatımları, iş sözleşmesi, iş yeri dosyası ve dosyaya sunulan diğer belgeleri de değerlendirerek bir sonuca ulaşmış, kararda ilgili ve yeterli gerekçe sunmuştur. Başvurucu da yargılama sürecine etkin olarak katılmış, uyuşmazlığı karara bağlayan derece mahkemeleri yargılamada yükümlülüklerini yerine getirmiştir.
Anayasa Mahkemesi, açıklanan gerekçelerle, kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ve haberleşme hürriyetinin ihlal edilmediğine karar vermiştir.
Av. Elif Çeviker